Platelet rich plasma yani trombosit açısından zengin plazma anlamına gelen PRP, kişinin vücudundan küçük bir miktar kan alındıktan sonra kanın özel bir işlem ile plazmasının ayrıştırılarak, vücuda enjeksiyon yoluyla geri verilmesi işlemidir. Kan hücrelerimizde bulunan doğal büyüme faktörlerini kullanan ve güçlendiren bir rejeneratif tedavi yöntemidir.
Plazmayı kandan izole ederek ve konsantre ederek büyüme faktörleri üreten trombosit hücreleri bakımından daha zengin bir plazma olan PRP adlı kan bileşenini elde edilmektedir. PRP deki trombosit konsantrasyonu ve dolayısıyla büyüme faktörlerinin konsantrasyonu normalden 5 ila 10 kat daha fazla (veya daha zengin) olabilir. Vücuttaki temel görevi kanın pıhtılaşmasını sağlamak olan plateletler, içerdikleri büyüme faktörleri sayesinde yara iyileşmesinde önemli role sahiptir. Plazma ise birçok faktör ve proteinler içeren bir kan bileşenidir. Plazma ayrıca hücre büyümesini destekleyen çeşitli proteinler de içerir.
PRP tedavisi ile kişinin kendi kanıyla vücudundaki bazı hastalıkları iyileştirmek ve cilt gençleştirmek mümkündür. İlaç yerine kişinin kendi kanının kullanıldığı PRP tedavisinde özellikle çevresel ve genetik faktörlerle birlikte yavaşlayan hücre yenilenmesinin önüne geçilir. PRP; saç dökülmesinden, cilt gençleştirmeye, ağrı tedavisinden, ortopedik pek çok hastalığın tedavisinde kullanılır.Ayrıca Plazma bileşeni, kök hücreler ve büyüme açısından zengin trombositler içerir ve cilde geri enjekte edildiğinde, cildin genel olarak gençleşmesini sağlamak için vücudun doğal kolajen ve elastin üretimini hızlandırır. Trombositler en çok kanın pıhtılaşmasındaki önemi ile bilinir. Bunun yanında, trombositler ayrıca, yaralanmaların iyileşmesinde çok önemli olan ve büyüme faktörleri olarak adlandırılan yüzlerce protein içerir.
PRP’yi hazırlamanın en yaygın yolu, hastanın kan örneğinin santrifüj edilmesidir. Kişiden alınan yaklaşık 20cc kan, hızlı şekilde yüksek hızlarda döndürüldüğü bir santrifüje yerleştirilir. Santrifüj işlemi kanın katmanlara ayrılmasına neden olur.
Santrifüj sonrası alınan kanın yaklaşık %45’ini oluşturan kırmızı kan hücreleri tüpün dibinde çöker. Trombositten fakir plazma veya Plateletten fakir plazma (Platelet-poor plasma) adı verilen kısım en üstte yer alır. Trombositten Zengin Plazma (Platelet rich plasma) ve buffy coat adı verilen kısım ise ortada yer alan ve bizim tedavimizde kullandığımız fraksiyondur
PRP Nasıl Uygulanır?
PRP işlemi uzman doktorlar tarafından uygulanması gereken bir tedavi yöntemidir.PRP 2-4 hafta aralıklarla ortalama 3-4 seans, kişinin ihtiyacına kombine edilerek uygulanır. PRP kürü tamamlandıktan sonra yılda 1-2 kez enjeksiyonlarla işlemin devamı sağlanabilir.
Günlük 100-150 tel saç dökülmesi normal kabul edilmektedir. Bundan fazla olursa saç dökülmesi ciddiye alınmalıdır. PRP, saç tedavisinde de başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlamaktadır. Özellikle saç dökülmesinde hastaların oldukça etkin sonuçlar aldığı belirlenmiştir. PRP işlemi sırasında hastanın kendi kanı alınıp, bir aletten geçirilir. Burada trombosit denilen kökleri besleyecek, gelişimini sağlayacak olan kısım ayrılır ve dökülen bölgeye enjekte edilir. Bu yöntem özellikle genetik dökülmelerde etkilidir.
Saç PRP tedavisi yararları;
PRP ile saç tedavisi 30 dk. kadar sürerken, uygulama sırasında acı olmaz. PRP sonrasında da herhangi bir iz kalmamakta ve kişi hemen rutin hayatına devam edebilmektedir. PRP ile saç tedavisi ortalama 15 günde bir en fazla 30 dakikada uygulanır ve genellikle 3-4 ay sürer. Sonrasında her yıl bir defa uygulanması yeterli olacaktır. Bu yöntemin en önemli avantajı, özel plazmanın hastanın kendi kanından elde edilmiş olması ve alerji riski taşımamasıdır.
Cilt yaşlanması tıpkı yaralanma sürecinde olduğu gibi bazı özelliklerini kaybetmesinden kaynaklanır. Cilt gençleştirme yöntemlerinde de yarayı iyileştirirken uygulanan çeşitli yöntemler taklit edilir. Ciltteki hasarı en etkili, en hızlı ve en doğal biçimde onarabilecek olan yapı, yine derinin ait olduğu bütünün bir parçasıdır. Bu nedenle PRP, damarlarımızda dolaşan bu sihirli gücü harekete geçiren bir yöntem olarak gelişmiştir.
PRP ile cilt gençleştirme çoğunlukla yüz, boyun, dekolte, eller, bacak içleri, kollar gibi vücudu çeşitli bölümleri için düşünülebilir. Özellikle lazer ve peeling gibi uygulamalardan hemen sonra derinin hızla yapılanmasını sağlamak mümkün olur.
UV ışınlarına maruz kalmış ciltlerde kırışıklıkların, lekelerin, çöküntülerin giderilmesi sağlanabilir. Esneklik ve parlaklığın cilde yeniden kazandırılması da PRP ile cilt gençleştirmenin en önemli sonuçlarından biridir. Ayrıca vücuttaki iyileşmesi uzun süren yaraların iyileştirilmesi, çatlak gibi deri niteliğinin zarar gördüğü durumlar da PRP ile kontrol altına alınabilir.
PRP ortalama 2-4 hafta aralıklar ile 3-4 seans sürebilir. PRP yönteminin en belirgin özelliği vücuda herhangi yabancı madde veya ilaç vermeden tamamen doğal bir gençleşme sağlar. Aynı zamanda yaşlanma sürecini de yavaşlatarak adeta ‘’gençlik aşısı’’ etkisi gösterir. Bu nedenle yaşlanma belirtilerini beklemeden yaşlanma sürecini yavaşlatmak isteyen her yetişkinin başvurabileceği bir yöntemdir. PRP sonrasında ciltte ortaya çıkan parlak ve sağlıklı cilt görünümü bir süre sonra hafifleyebilir. Bu nedenle ek cilt gençleştirici uygulamalar ile takviye yapılmalıdır. 3 veya 4 kürlük PRP uygulamasından sonra kürleri her 10-12 ayda bir tekrar etmek gençleşme etkisini neredeyse kalıcı hale getirir.
Prp kişinin kendi kanından alınan örneğin belirli işlemlerden geçirilerek protein ve büyüme faktörleri açısından zenginleştirilmiş halidir. Büyüme faktörleri ve proteinler iltihabi süreci ve ağrıyı azaltıp dokunun iyileşmesine yardımcı olan maddelerdir. PRP tedavileriyle kas iskelet sistemi yaralanmalarında, inflamatuar hastalıklarda başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Omuz ağrıları, ön çapraz bağ yaralanmaları, eklem kireçlenmeleri, ayak bileği burkulmalarının tedavisinde PRP’den yararlanılabilir. PRP tedavisinde kullanılan, hastanın kendi kanından alınan numuneden ayrıştırılarak elde edilen sıvı, serum olarak ağrılı veya hassas bölgeye uygulanmaktadır.
Proteinler ve büyüme faktörleri sessiz lokal kök hücreleri aktive ettiğinden plazma sıvısı doğal bir ilaç gibi etki göstererek, yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu tendon kıkırdak gibi yapıların iyileşmesini hızlandırır.
“PRP Tedavisi Sonrası” işlemden hemen sonra normal yaşamınıza dönebilirsiniz.
“PRP Tedavisi Sonrası” 48 saat tedavi bölgesini yıkamaktan kaçınmalıdır. PRP uygulanan sahada 2 gün kadar kızarıklık olabilir. PRP tedavisi sonrası ağrı fazla değildir ve birkaç saat sonra geçer. PRP sonrası sonuçlar en erken 2 ay sonra belirginleşir.
PRP tedavisi steril doğru kitler kullanılarak yapılmalıdır. PRP kitleri steril olarak her hastaya bir tane kullanılıp hasta başında açılacak şekilde kullanılmalıdır. PRP öncesi sonrası uygulama bölgesindeki deri antiseptikler ile iyice temizlenmelidir. Bu şekilde enfeksiyon riski ortadan kaldırılarak PRP tedavisi güvenli bir hale getirilir.
PRP tedavisinin uygulandığı alanda enjeksiyonun batım yaptığı yerlerde ufak şişlikler, ağrı ve morarma olabilir. Enfeksiyona yol açmamak için tedavinin yapıldığı bölgenin steril olmasına özen gösterilmesi gerekir. Ancak bu yan etkiler çok sık görülmez, hastanın kendi hücreleri olduğu için herhangi bir istenmeyen etkiye neden olmaz. Kan sulandırıcı ilaç kullananlar, kanser öyküsü bulunanlar, çeşitli kan hastalıklarına sahip olanlar PRP yapılacak bölgede infeksiyon ya da iltihap olanlar, hamile ve emziren kadınların PRP yaptırması uyun değildir. PRP tedavisi sonrasında ilk gün banyo yapılmaması ve güneşten korunmak da tavsiye edilir.
Her şeyi ve tedavi planını veya tedavileri sorabilirsiniz